Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfakapandiAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Selamun Aleyküm, degerli Üyelerimiz malesef Nurmedine sitemiz bazi sebeplerden dolaayi kapanmistir. Bu Yönetim icin cok Üzücü bir durum fakat derlerki "Her güzel sey kisa sürermis" biz buna inaniyoruz. Yillarca bu forumda emegi gecen herkese tesekkürlerimizi bir borc biliriz, Allah sizlerden razi olsun insallah.. Bize ulasmak isterseniz mail adresimiz mevcut, hayatinzida basarilar dileriz Yönetim olarak (Sultan_Ahmed) mail adresimiz : by_turkey@live.de.
Sultan_Ahmed
8647 Mesajlar - 25%
dildar
4492 Mesajlar - 13%
Muhammedemre
4333 Mesajlar - 13%
ergenekon_41
3489 Mesajlar - 10%
sema_nur55
3196 Mesajlar - 9%
__AZiZE_tuL_Kübra__
2555 Mesajlar - 7%
firtina61
2272 Mesajlar - 7%
sel_sebil
2264 Mesajlar - 7%
filistinliyim
1556 Mesajlar - 5%
sahra_gulu
1304 Mesajlar - 4%

Paylaş|

Ortaçağ'da Evlilik

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
Sultan_Ahmed
Webmaster
Webmaster
Sultan_Ahmed
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 8647
<b>Nerden</b> Nerden : Almanya
<b>Tecrübe Puanı</b> Tecrübe Puanı : 8706
<b>Kayıt tarihi</b> Kayıt tarihi : 17/02/09

Ortaçağ'da Evlilik Vide
MesajKonu: Ortaçağ'da Evlilik Ortaçağ'da Evlilik 27316010Paz Eyl. 20, 2009 11:08 am

Ortaçağ'da evlilik
Ortaçağ
Hıristiyan dünyasında bir evde tahammül edilemeyecek üç şey bulunurmuş:
Ocaktan odaya yayılan duman, ahırdan gelip mutfağa üşüşen sinekler ve
öfkeli bir kadın
Buradaki kadın, zannederiz modern zamanların duvar
saati yerinedir; hiç sesi kesilmediği yetmezmiş gibi saat başlarında da
bağırır durur
Yine o zamanlarda delikanlılığında neşeli yaşayıp
özenli giyinen, saçlarını tarayıp çevresiyle ahbaplık eden bir damadın,
düğünden birkaç yıl sonra sökük elbiseler ve kirli ayakkabılarla
dolaşan, saçlarını taramak bile istemeyen, bıkkın, bezgin bir koca
haline dönüşüvermesi hemen her mahallede rastlanan hallerdendir Aile
kavgalarında sesi çok çıkan da, komşuya koşup ortalığı birbirine katan
da aynı kadın olmuştur çünkü
O çağların İslam dünyasında bu anaerkil
otoriten ailenin tam aksine, ataerkil bir yapı hüküm sürer, ağzı var
dili yok hale getirilmiş kadın, kocasının sevgisi ölçüsünde bir dönem
baş tacı, ardından da hizmetkâr derekesine düşürülerek yok sayılıverir
Dörde kadar evlenmeye cevaz verildiği için de kadınların kocalarına
karşı asla açılmayan çeneleri birbirlerine karşı hiç kapanmaz
Ortaçağ'da
Batı dünyasında evlenmek de boşanmak da çok zor imiş Bilhassa Katolik
kilisesinin çok ağır kurallarla gençleri canından bezdirdiği bilinir
Yılın belli zamanlarında evlenmenin yasak oluşu gibi Yine o çağlarda
iki yortu veya bayram arasında evlenmek geleneğe aykırı görüldüğü için
kilise böyle bir talepte bulunana dünyayı dar getirirmiş Normal zamanda
evlenme dileklerini kiliseye bildirenleri papazlar araştırır, en ufak
bir bit yeniği sezdikleri durumda evliliğe izin vermezler, hatta onları
birbirine düşman edecek şartlar hazırlarlarmış Söz gelimi para için
yapılacak bir evlilik olduğu ortaya çıkarsa kilise adına paraya el
koyup düğünü bozarlarmış Kızlarını evlendirecek babaların yığınla
drahoma hazırlaması şartı bir yana bu drahomanın yarısına yakın bir
meblağı da kiliseye bağışlaması şart imiş Dünürlük yemeği, söz kesme,
nişan ve düğün gibi geleneklerin hepsi o vakit de var imiş Ancak bütün
bunlar kilisenin bilgisi ve kontrolü dahilinde yürütülmek zorundaymış
Daha söz kesildiği andan itibaren düğün sürecini bir papaz takip eder
ve nikâhı da o kıyarmış
Aynı çağlarda İslam coğrafyasında durum
neredeyse bunun tam tersidir Söz gelimi drahoma yerine erkeğin kadına
dinî bir vecibe olarak ödemesi gereken bir mehir bulunur, kadının
kimlik ve kişilik haklarına yönelik bir varlığı tescillenmiş olur Ne
zaman ki mehirde had aşılıp uygulama başlık parasına dönüştürülmüştür,
buradaki düzen de bozulmuştur Üstelik bu uygulama töre kabul edilince
mehir parası hızla dinî sınırları aşıp kadının hakkı olmaktan ziyade
kız evinin bir kazanç kapısına dönüşüverir Ortaçağ Hıristiyan
dünyasındaki drahoma kadının, İslam dünyasındaki başlık parası ise
erkeğin otoritesiyle doğru orantılı olarak kullanılmış; parayı veren
taraf diğerine karşı bunu bir baskı unsuru gibi kullanmış, sonuçta ya
kadının, ya erkeğin hakkı çiğnenmiştir
Ne diyelim; sevgilerini
parayla ölçenlerin haline bakıp ibret almak için yirmi birinci yüzyılı
beklemek zorunda kalan insanoğluna hakikaten yazık!
Ortaçağ'da şiir
Fatih'in veziri olan ünlü şair Ahmet Paşa'nın bir gazeli,
Çîn-i zülfün müşke benzettim hatâsın bilmedim
Key perişân söyledim bu yüz karasın bilmedim
beytiyle
başlar Aşağı yukarı şöyle demektir: "Ey sevgili! Zülfünün kıvrımını
miske benzettim ama hata ettiğimi (misk'in koku, renk ve kıvrımlar
yönünden senin zülfüne benzeyemeyeceğini) anlayamadım (Af edersin!)
Böyle (zülfün gibi) dağınık bir söz söylemenin nasıl bir yüz karası
olduğunu bilemedim, (kendimden utanıyorum)!
Şair bu beyitte Çin ve
Hata (Doğu Türkistan'da misk ceylanlarının yaşadığı bir bölge)
kelimelerini ikişer anlamda kullanmakla kalmıyor, o güne kadar saçı
renk (koyu siyah), koku ve şekil yönünden miske benzeterek anlatan Türk
şiirinin teşbih ögelerini tersine çevirip artık miski saça benzetiyor
Keza "perişan" kelimesiyle de saçın dağınıklığıyla birlikte peri-şan
(şanı peri gibi yüce, güzel) olduğunu ima ile XV yüzyıl Türk şiirinde
az rastlanır bir zenginlik ve yoğun anlam örgüsünü sunuyor Bu beyit ve
gazelin devamındaki beyitler, Ahmet Paşa'nın okuyucusunu hayran
bıraktığı bir üsluba sahiptir Yukarıdaki beyti hakkıyla yorumlamak için
en az yarım saat konuşmanız gerekir
Tezkire yazarı Riyazî'nin
anlattığına göre Çağatay şairi Ali Şir Nevayî bir mecliste Horasan
şairlerini övünce, orada bulunan Molla Camî de Rum (Anadolu)
şairlerinin onlardan üstün olduklarını, hele İstanbul'dakilerin
yaratılıştan kabiliyetli bulunduklarını iddia eder O sırada köşede
derviş kıyafetiyle oturan birisi gözlerine ilişir Ona nereli olduğunu
sorarlar "Anadoluluyum!" cevabını alınca kendisinden bir Türk şiiri
okumasını isterler Derviş, Ahmet Paşa'nın yukarıdaki beytiyle başlayan
gazeli okur Şiiri duyan Camî, beyitlerin coşkusuyla yerinden kalkarak
raks edip semaa başlar
Bu rivayet bize, Doğu dünyasında süren
üstünlük mücadelesinin yalnızca savaş meydanlarında kalmayıp
entelektüel alanlara da kaydığını gösterir Nitekim Ahmet Paşa'nın bu
şiiri yazdığı sırada Fatih bir şair idi Çağatay hükümdarı Hüseyin
Baykara da şair idi Özbek Hanı Şeybani Han dahi keza şair idi Babür
hatıralarını kendisi yazıyordu Safevi tahtında nesillerdir şair şahlar
hüküm sürüyordu Fatih'in Molla Camî'yi veya Ali Kuşçu'yu sarayına davet
etmesinin sebeplerinden biri de işte bu mücadele idi

İSKENDER PALA
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://nurmedine.yetkin-forum.com

Ortaçağ'da Evlilik

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Yaşam :: Tarih-
İstatistikler - Top 10
En Çok Yazan
Yeni Konu / Mesaj
Kullanıcı AdıMesajları
Konu
Tarih
Yazan
Sultan_Ahmed
8647 Mesajlar - 25%
dildar
4492 Mesajlar - 13%
Muhammedemre
4333 Mesajlar - 13%
ergenekon_41
3489 Mesajlar - 10%
sema_nur55
3196 Mesajlar - 9%
__AZiZE_tuL_Kübra__
2555 Mesajlar - 7%
firtina61
2272 Mesajlar - 7%
sel_sebil
2264 Mesajlar - 7%
filistinliyim
1556 Mesajlar - 5%
sahra_gulu
1304 Mesajlar - 4%
Secde-i sehv
Yavuz sultan selimin iran şahına muhteşem cevabı.
Namaz ve Sağlığımız
Niçin namaz?‏
Her seccade bir rampadır. Kul’u Allah’a ulaştıran
öyleyse düşün,anla ve ağla
Secdenin Fazileti
Önsöz
Bugün Mekke`nin Fetih Yıldönümü 1 ocak
Nazlım, Niyazlım Namazım Niye Terkettin Beni...
Ptsi Şub. 25, 2013 8:56 pm
Perş. Mayıs 17, 2012 10:22 am
Ptsi Mart 07, 2011 7:16 pm
Salı Mart 01, 2011 6:54 pm
Cuma Şub. 18, 2011 12:33 pm
Cuma Şub. 18, 2011 12:31 pm
Cuma Şub. 18, 2011 12:17 pm
Perş. Ocak 13, 2011 9:18 am
C.tesi Ocak 01, 2011 1:54 pm
Cuma Ara. 31, 2010 6:03 am










Bedava forum | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar