Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfakapandiAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Selamun Aleyküm, degerli Üyelerimiz malesef Nurmedine sitemiz bazi sebeplerden dolaayi kapanmistir. Bu Yönetim icin cok Üzücü bir durum fakat derlerki "Her güzel sey kisa sürermis" biz buna inaniyoruz. Yillarca bu forumda emegi gecen herkese tesekkürlerimizi bir borc biliriz, Allah sizlerden razi olsun insallah.. Bize ulasmak isterseniz mail adresimiz mevcut, hayatinzida basarilar dileriz Yönetim olarak (Sultan_Ahmed) mail adresimiz : by_turkey@live.de.
Sultan_Ahmed
8647 Mesajlar - 25%
dildar
4492 Mesajlar - 13%
Muhammedemre
4333 Mesajlar - 13%
ergenekon_41
3489 Mesajlar - 10%
sema_nur55
3196 Mesajlar - 9%
__AZiZE_tuL_Kübra__
2555 Mesajlar - 7%
firtina61
2272 Mesajlar - 7%
sel_sebil
2264 Mesajlar - 7%
filistinliyim
1556 Mesajlar - 5%
sahra_gulu
1304 Mesajlar - 4%

Paylaş|

Resulüllah Efendimiz (sav)in Hicreti

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
Sultan_Ahmed
Webmaster
Webmaster
Sultan_Ahmed
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 8647
<b>Nerden</b> Nerden : Almanya
<b>Tecrübe Puanı</b> Tecrübe Puanı : 8706
<b>Kayıt tarihi</b> Kayıt tarihi : 17/02/09

Resulüllah Efendimiz (sav)in Hicreti Vide
MesajKonu: Resulüllah Efendimiz (sav)in Hicreti Resulüllah Efendimiz (sav)in Hicreti 27316010Paz Eyl. 20, 2009 11:07 am

Resulüllah Efendimiz (sav)'in Hicreti

İslam'ı
tarihinin hatta dünya tarihinin en önemli olayıdır Hicret.
Hicretle birlikte İslam devletinin temelleri atılmış, dünyanın
kurtuluşu için gerekli olan reçete daha kalın harflerle
yazılmaya başlamıştır. Bugünkü sayfamızın
ölçüleri nispetince anlatmaya çalıştığımız
hicret, ayet ve hadisler ışığında tekrar tekrar okunması gereken
önemli bir olaydır.


Akâbe Bey'atı

Sonraki
yıl yani Peygamberliğin 13. senesinde 72 kişi olarak yine Akabe
mevkiine gelerek Peygamberimiz ile görüşmek istediler.
Efendimiz(sav), amcası Abbas ile birlikte Akabe'ye teşrif etti. Amcası
henüz Müslüman olmamış, Ebu Talib'in vefatı sonrasında
Peygamberimizle daha çok ilgilenmeye başlamış, ancak bu ilgisi
kabile bağından ileriye gitmemişti. Toplantıda ilk konuşmayı
Abbâs yaptı; "Ey Hazrec topluluğu, bu benim kardeşimin oğludur.
Benim yanımda insanların en sevgilisidir. Siz onu tasdik ediyor onun
getirdiklerine inanıyor ve kendisini alıp götürmek
istiyorsanız, sizden bu hususta beni tatmin edici bir söz almak
isterim. Siz ona vereceğiniz sözü yerine getirebilecek ve
kendisini muhaliflerinden koruyabilecek misiniz? Bunu gereği gibi
yaparsanız ne iyi. Yok eğer Mekke'den çıktıktan sonra kendisini
yardımsız bırakacak rüsvay edecekseniz şimdiden bu işten
vazgeçiniz, onu bırakınız. Yine kavmi arasında ve yurdunda izzet
ve şerefiyle korunmuş olarak yaşasın."


Ahdimize sadıkız

Hz.
Abbas'tan sonra Hz. Peygamber (s.a.s) konuştu. Bundan sonra Medineli
müslümanlar düşüncelerini şöylece
açıkladılar: "Allah'tan getirdiklerine bilerek ve inanarak sana
bey'at ediyoruz. Biz, Rabbimize bey'at ediyoruz Allah'ın kudret eli
ellerimizin üzerindedir. Kendimizi, oğullarımızı, kadınlarımızı
esirgeyip koruduğumuz şeylerden seni de, esirgeyip koruyacağız. Eğer bu
ahdimizi bozarsak, Allah'ın ahdini bozan, yaramaz, bedbaht insanlar
olalım. Ya Rasûlallah! Biz ahdimizde sadıkız".

Peygamberimiz
iki şart ileri sürdü, "Rabbim için şartım: O'na
hiç bir şeyi ortak koşmamanız yalnız O'na ibadet etmeniz,
kendinizi, çocuklarınızı, kadınlarınızı esirgeyip koruduğunuz
şeylerden, beni de esirgeyip korumanızdır" buyurdu.

Medineliler: "Böyle yaptığımız zaman bizim için ne var" dediler.

Allah Rasûlü de: "Cennet var" buyurdular.

Medineliler "bu kârlı alışveriştir" deyip Allah Rasûlüne bey'at ettiler.

Kubâ Mescidi'nin inşaası

Peygamber
Efendimiz (sav), Medine'ye hicreti esnasında Kubâ'ya varıp,
Küslum bin Hidm'in evinde misafir olmuştu. Daha evvel hicret
edenlerin evine misafir oldukları Hüslum bin Hidm, Ensar'dan olup
Hicret'ten önce Müslüman olmuş yaşlı bir zattı.
Peyfamber Efendimiz (sav) Kuba'da 14 gün kalmış ve bu süre
zarfında Sa'd bin Hayseme'nin evine de giderek Müslümanlarla
sohbetlerde bulunmuştu. Peygamber Efendimiz (sav)'in ziyareti esnasında
Kubâ Mescidi'nin inşaasına başlanmış ve Peygamber Efendimiz (sav)
bu inşaatta bizzat çalışmıştı. Bu mescitte namaz kılanın bir
umre sevabı kazanacağı Efendimiz (sav) tarafından bildirilen Kubâ
Mescidi zamanla değişikliğe uğramış, Ömer Bin Abdülaziz,
mescidi genişletip bir minare ilave etmiştir. Sık sık tamir edilen
Mescid'i, Kanuni Sultan Süleyman, yıktırıp yeniden yaptırmış, bu
arada kuyular da kazdırarak su ihtiyacının karşılanmasını sağlamıştır.
Kubâ Mescidi günümde bir ziyaretgahtır. 20 Eylül
622


Efendimiz(sav)'in hicreti

"Her
kim diniyle bir yerden bir yere hicret ederse, gittiği yer bir karış
yer de olsa Cennet'te İbrahim ve Muhammed (s.a.s) onun arkadaşı olur."

Hicret,
dünya tarihi için en önemli olaylarına başında gelir.
Peygamber Efendimiz ve ashabının Mekke'de kalmaları her geçen
gün biraz daha zorlaşıyor, azgın müşriklerin yaptığı
işkenceler arşa dayanıyordu.

Mekkeli müşriklerin inkarda
ısrar etmeleri Peygamber Efendimiz ve dostları tebliğ görevini
yerine getirmek için Mekke dışına çıkmaya başladılar.
Taif'e giderek İslamı anlatmaya çalışan Peygamber Efendimiz,
burada türlü hakaretlere uğramış hatta taşlanmıştı. Bu azgın
milleti Allah'u Teala'ya şikayet etse bir anda yerin dibine
gireceklerini biliyordu. Ancak beddua etmedi. Mekke'ye dönerek
buraya gelen diğer milletlerden insanlara İslamiyet'i anlatmaya ve
davet görevini devam ettirmeye çalıştı.


Akâbe'de 6 Medineli

Efendimiz
bir gün Akâbe mevkiinde Medineli altı kişi ile karşılaştı.
Onlara Kur'ân okudu ve İslâm'a davet etti. Medineliler
Peygamberimizle konuştuktan sonra durumu kendi aralarında
değerlendirdiler.

"Yahûdilerin geleceğini bildikleri ve
kendisiyle bizi korkuttukları peygamber bu olmasın" diyerek
Yahûdilerden önce müslüman olmanın daha hayırlı
olacağına inanarak Müslüman oldular. Çünkü,
Medine'de bulunan Yahudiler bir Peygamber'in geleceğini biliyorlardı.
Medinelilerle araları açıldığı zaman onlara "Bir Peygamber
gönderilmek üzeredir. O Peygamber gelince biz ona tabi
olacağız, İrem ve Âd kavimleri gibi sizin
kökünüzü kazıyacağız" diyorlardı.

Akabe'de
Müslüman olanlar bir sonraki sene 12 kişi olarak tekrar
geldiler Mekke'ye. Peygamber Efendimiz ile görüşerek
"Hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocukları
öldürmemek, iftira atmamak, Allah ve Rasûlüne
muhalefette bulunmamak hususunda" söz vererek ayrıldılar.


İlk hicret edenler Cahşoğulları

Müşrikler
Akabe'de bey'atı haber alınca Efendimizi Mekke dışına çıkarmamak
için tedbirler almaya başladılar. Çünkü dışarı
çıkarsa daha büyük güçle karşılarına
dikileceğini tahmin edebiliyorlardı.

Sir süre sonra
Efendimiz, Müslümanların Medine'ye hicretlerine müsade
etti. İlk hicret eden Cahşoğulları oldu. Bunlardan sonra Hz. Ömer
hicret için hazırlığa başladı. Silahını kuşandı, Kâbe'yi
tavaf ederek çevredekilere hicret etmekte olduğunu bildirdi.
Daha sonra da ekledi: "Anasını ağlatmak, karısını dul bırakmak isteyen
varsa beni izlesin." Ardından büyük bir sahabi grubuyla yola
koyuldu.

Hz. Ömer'den sonra Hz. Hamza ve diğer müslümanlar hicret ettiler.

Hz.
Ebû Bekir de hicret etmek istiyordu ancak, Peygamberimiz ona
"acele etme, belki Allah sana bir arkadaş bulur" diyerek beklemesini
söyledi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir iki deve satın alıp,
hicret edeceği günü beklemeye başladı.


Müşriklerin sinsi planı

Mekkeli
müşrikler, Müslümanların Medine'ye hicretini ve orada
tutunmaya başladıklarını görünce iyice tedirgin olmaya
başladılar.

Darü'n-Nedve adı verilen yerde toplanarak, ne
yapmaları gerektiğini tartışmaya başladılar. Peygamber Efendimizi
katletmeyi düşünüyorlar ancak kabileler arasında bir kan
davası çıkmasında endişe ediyorlardı. Sonunda Ebu Cehil'in
fikrini benimseyerek dağıldılar. Ebu Cehil şu görüşü
öne sürmüştü: Her kabileden bir delikanlı
seçilecek, bu delikanlılar peygamber efendimizi katledecekti.
Böylece kan davası sürdürülemeyecekti.

Onlar
böyle hileler düşünürken Efendimiz de Hz. Ebu
Bekir'in evine gelerek, Allah'ın hicret iznini verdiğini ve Hz. Ebu
Bekir'in de yol arkadaşı olacağını bildirdi. Böylece yol
hazırlıkları başladı. Efendimiz'in üzerinde bulunan bazı
emanetlerin verilmesi ve müşriklerin yanıltılması için Hz.
Ali o gece Peygamber Efendimiz'in evinde bırakıldı.


Aralarından geçip giden Peygamberi göremediler

Gecenin
geç vaktinde müşrikler Peygamberimizin evini kuşattılar.
Allah Rasûlü Kur'ân okuyup Rabbi'ne sığınarak
müşriklerin arasından görünmeden geçip gitti. Bir
süre sonra müşrikler Peygamberimizin yatağında yatanın Hz.
Ali olduğunu görünce tuzaklarının boşa gittiğini anladılar.

Allah
Resulü, Hz. Ebu Bekir ile birlikte yol çıktı. Efendimiz ve
yol arkadaşı, peşlerindekileri yanıltmak için Medine
istikametine değil de ters taraftaki Sevr Dağı'na yol alıyordu.
Sevr'deki Hira Mağarası'na gelince konakladılar. Müşrikler ise Hz.
Ali'den ve Hz. Ebu Bekir'in kızı Esma'dan bilgi almaya
çalıştılar ancak bunda başarılı olmadılar. Yörenin en iyi
iz sürücülerini de yanlarına alarak Efendimizi aramaya
başladılar. Peygamber Efendimizi, dağ-tepe demeden heryerde arıyorlar
ancak bir türlü bulamıyorlardı. Bir ara mağaranın ağzına
kadar geldiler, ancak örümcek ağı ve güvercin yuvasını
görünce geri döndüler.


Gece yolculuk ediyorlardı

Peygamber
Efendimiz ve Hz. Ebu Bekir, bu mağarada üç gün
kaldılar. Bu üç gün zarfında Hz. Ebubekir'in kızı ve
oğlu onlara yiyecek taşıdılar. Daha sonra tutulan yol kılavuzu Uraykıt,
Peygamberimiz ile Hz. Ebubekir'in bineceği develeri getirdi. Bu
yolculuk boyunca geceleri ilerliyor, gündüzleri de
gizleniyorlardı.

Mekkeli müşrikler Peygamber Efendimizi
bulamamanın verdiği eziklikle çılgına dönmüş, bulana
ödül vermeyi bile taahhüt etmişlerdi. Verilecek
ödül ise yüz deveydi. Bu ödül, herkesin ağzını
sulandırıyordu. Yüz develik ödül haberi Süreka'nın
diyarına da ulaşmış, üç kişilik kafilenin
görüldüğü haberini alan Süreka, atını ve okunu
alarak yola koyuldu. Belirtilen yöne doğru hızla yol almaya
başladı. Süraka kısa bir müddet sonra Peygamberimiz ve Hz.
Ebû Bekir'e yetişti. Onlara "bugün seni benden kim
kurtarabilir" diye bağırdı. Peygamberimizin duasıyla Süraka'nın
atının ön ayakları kuma gömüldü. Böylece Allah
bu kutsî Medine yolculuğunda Rasûlünü yalnız
bırakmayarak onu tehlikelere karşı bir kez daha korudu. Atının kuma
gömülmesi sonucunda gerçeği anlayan Süraka affını
rica etti. Peygamberimiz de ona dua ederek affetti. Süraka hemen
orada Müslüman oldu.


Medineli Müslümanların gözü yollarda

Peygamberimizin
Mekke'den çıktığını duyan Medine'deki müslümanlar
yolları gözlüyorlar, hergün güneşin doğumundan
önce Harra mevkiine çıkıyorlar, sıcak bastırıncaya kadar da
bekliyorlardı. Bir gün Yahudi'nin birisi bir işiyle ilgili olarak
yüksek bir kuleye çıkıp etrafı gözetlemeye başlamıştı.
Peygamberimizin ve arkadaşlarının gelmekte olduğunu gördü.
Kendisini tutamayarak heyecanla " ey Arap topluluğu! İşte nasibiniz,
devletliniz, beklediğiniz ulu kişiniz geliyor" diyerek
Rasûlullah'ın geldiğini onlara haber verdi.

Medineliler
yollara dökülüp Peygamberimizi karşıladılar.
Peygamberimiz burada bir müddet kaldı ve Kuba Mescidi'ni inşa
ettirdi. Hz. Ali de Kuba'da Rasûlulah'a yetişti.

Peygamberimiz
bir kaç gün sonra Medine'ye hareket etti. Hareketinden
önce Neccâroğullarına kendisini Medine'ye
götürmeleri için haber gönderdiği de rivayet
edilmektedir.


Ev sahibi: Ebu Eyyûb El-Ensari

Neccaroğulları
Peygamberimizi Medine'ye götürdüler. Hz. Peygamber
(s.a.s)'in Medine'ye gelişi Medineli mü'minleri büyük
bir sevince boğdu. Halk Peygamberimizi ağırlamak için can
atıyordu. Allah Rasûlü hiç kimseyi kırmak
istemiyordu. "Devenin yolunu açınız. Nereye çökeceği
ona buyrulmuştur" diyordu. Deve boş bir araziye çöktü.
Peygamberimiz bu araziye akrabalarından kimin evinin yakın olduğunu
sordu. Böylece Neccaroğularından Ebu Eyyûb
El-Ensâri'nin evine misafir oldu.

Peygamberin ilk sancaktarı

Yüz
deveye sahip olmak isteyenlerden biri de Büreyd idi. O da kendi
kabilesinden yetmiş atlı ile yola çıkıp Peygamberimize yetişti.
Ancak bütün gayretlerine rağmen muvaffak olamadı. Daha sonra
İslam tebliğ edilince yanındakilerle birlikte Müslüman oldu.
Büreyd, peygamberimizin Medine'ye sancaksız girmesinin uygun
olmayacağını düşünerek, başından sarığını çıkardı,
mızrağının ucuna bağladı ve böylece Medine'ye kadar
Peygamberimizin sancaktarlığını yapmış oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://nurmedine.yetkin-forum.com

Resulüllah Efendimiz (sav)in Hicreti

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Yaşam :: Tarih-
İstatistikler - Top 10
En Çok Yazan
Yeni Konu / Mesaj
Kullanıcı AdıMesajları
Konu
Tarih
Yazan
Sultan_Ahmed
8647 Mesajlar - 25%
dildar
4492 Mesajlar - 13%
Muhammedemre
4333 Mesajlar - 13%
ergenekon_41
3489 Mesajlar - 10%
sema_nur55
3196 Mesajlar - 9%
__AZiZE_tuL_Kübra__
2555 Mesajlar - 7%
firtina61
2272 Mesajlar - 7%
sel_sebil
2264 Mesajlar - 7%
filistinliyim
1556 Mesajlar - 5%
sahra_gulu
1304 Mesajlar - 4%
Secde-i sehv
Yavuz sultan selimin iran şahına muhteşem cevabı.
Namaz ve Sağlığımız
Niçin namaz?‏
Her seccade bir rampadır. Kul’u Allah’a ulaştıran
öyleyse düşün,anla ve ağla
Secdenin Fazileti
Önsöz
Bugün Mekke`nin Fetih Yıldönümü 1 ocak
Nazlım, Niyazlım Namazım Niye Terkettin Beni...
Ptsi Şub. 25, 2013 8:56 pm
Perş. Mayıs 17, 2012 10:22 am
Ptsi Mart 07, 2011 7:16 pm
Salı Mart 01, 2011 6:54 pm
Cuma Şub. 18, 2011 12:33 pm
Cuma Şub. 18, 2011 12:31 pm
Cuma Şub. 18, 2011 12:17 pm
Perş. Ocak 13, 2011 9:18 am
C.tesi Ocak 01, 2011 1:54 pm
Cuma Ara. 31, 2010 6:03 am










Yeni bir forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar