Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfakapandiAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Selamun Aleyküm, degerli Üyelerimiz malesef Nurmedine sitemiz bazi sebeplerden dolaayi kapanmistir. Bu Yönetim icin cok Üzücü bir durum fakat derlerki "Her güzel sey kisa sürermis" biz buna inaniyoruz. Yillarca bu forumda emegi gecen herkese tesekkürlerimizi bir borc biliriz, Allah sizlerden razi olsun insallah.. Bize ulasmak isterseniz mail adresimiz mevcut, hayatinzida basarilar dileriz Yönetim olarak (Sultan_Ahmed) mail adresimiz : by_turkey@live.de.
Sultan_Ahmed
8647 Mesajlar - 25%
dildar
4492 Mesajlar - 13%
Muhammedemre
4333 Mesajlar - 13%
ergenekon_41
3489 Mesajlar - 10%
sema_nur55
3196 Mesajlar - 9%
__AZiZE_tuL_Kübra__
2555 Mesajlar - 7%
firtina61
2272 Mesajlar - 7%
sel_sebil
2264 Mesajlar - 7%
filistinliyim
1556 Mesajlar - 5%
sahra_gulu
1304 Mesajlar - 4%

Paylaş|

Tarihimizden Altın Bir Yaprak: Nene Hatun

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
__AZiZE_tuL_Kübra__
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
__AZiZE_tuL_Kübra__
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 2555
<b>Nerden</b> Nerden : aLmanya
<b>Tecrübe Puanı</b> Tecrübe Puanı : 5329
<b>Kayıt tarihi</b> Kayıt tarihi : 24/05/09

Tarihimizden Altın Bir Yaprak: Nene Hatun Vide
MesajKonu: Tarihimizden Altın Bir Yaprak: Nene Hatun Tarihimizden Altın Bir Yaprak: Nene Hatun 27316010Perş. Haz. 18, 2009 6:13 pm

Takvimler 7 Kasım 1877’yi gösteriyordu.

Nene Hatun üç yıl önce evlenmişti. Henüz yirmisindeydi ve üç aylık bebeği vardı. On beş gün önce, köyleri Rus askerleri tarafından işgal edilince, ailesiyle Erzurum’a gelmişti. Türk ordusu uzunca bir zamandır birçok cephede çarpışıyordu. Doğu cephesinde de savaş bütün hızıyla devam ediyordu. Aslında Gazi Ahmet Muhtar Paşa şimdiye kadar düşmanın işini çoktan bitirecekti; ama hesapta olmayan bir düşman daha vardı. Yıllarca bu topraklarda birlikte yaşadığımız Ermenilerden bir kısmı şimdi çeteler hâlinde geziyor, baskınlar yapıyor, mâsum insanları -hem de çoluk çocuk demeden- katlediyordu. Daha dün sabah, yakınlardaki bir köyde çeteler tarafından ağaca çivilenen bebeğin hikâyesini dinlemişti. Allah’ım bu nasıl bir vahşetti, bunu yapanların hiç mi vicdanı yoktu! Nene Hatun, asırlarca birlik ve beraberlik içinde yaşadıkları bu insanlardan bazılarının bugün niçin bu derece canavarlaştıklarını zaman zaman düşünüyor; fakat ikna edici bir cevap bulamıyordu. Bu çeteler yüzünden eli silâh tutan herkes cepheye gidemiyor, mâsumlar katledilmesin diye köylerde nöbet tutuluyordu.

Kerpiçten yapılma iki odalı evlerinin küçük odasında şafağın sökmesini bekleyen Nene Hatun, bir yandan sobanın yanı başındaki beşiğinde uyuyan bebeğini sallıyor, diğer yandan da mum ışığında sağ elindeki Mushaf’ı okumaya devam ediyordu.

Birçok yakını cephedeydi. Uzun zamandır hiç birinden haber alamamıştı. Dün kuşluk vakti ağabeyini getirmişlerdi. Vücudunda boğaz boğaza çarpışmanın sebep olduğu çok derin süngü yaraları vardı. Âdeta damarlarında kan kalmamıştı. Ve bir-iki saat sonra Nene Hatun’un kollarında ruhunu teslim etti. Nene Hatun, kutlu bir yolda canını veren ve şehadet şerbetini içerek sonsuzluğa uçan ağabeyinin vücuduna sarılıp ağladı, ağladı, ağladı... Şehitlerin ardından ağlanmaz diye engel olmaya çalıştılar; ama Nene Hatun sadece ağabeyi için değil, vatan için de ağlıyordu.

Cepheden gelen son haberlere göre düşman çok kalabalıktı, ondan da önemlisi iyi silâhları vardı. Bunları düşünürken, dilinden hiç düşürmediği duasını bir kez daha tekrarladı: “Allah’ım, düşmanları Sen’in azamet ve kudretine havale ediyor ve şerlerinden Sana sığınıyoruz.”

Sabah ezanının okunmasına az bir zaman vardı. Dışarıdan gelen bağrışmalar ve silâh sesleriyle irkildiler. Eşinin dışarı çıkmasıyla içeri girmesi bir oldu ve kararlı bir şekilde şunları söyledi: “Ermeni çeteleri ve Rus askerleri tabyalara saldırmışlar, karşı koymaya gidiyoruz. Eğer dönemezsem ve düşman buraya kadar gelirse sakın teslim olmayın, alacaklarsa cesetlerinizi alsınlar. Allah’a emanet olun!” Ve sobanın yanında duran baltayı kaptığı gibi kapıdan yıldırım hızıyla tabyalara doğru koşmaya başladı.

Nene Hatun’un cesaretli ve soğukkanlı bir yapısı vardı. Kocasının kolay kolay geri dönmeyeceğini biliyordu. Arkasından “Allah yardımcınız olsun!” diye dua etti.

Zaman hayli ilerlemişti. Silâh seslerinin ardı arkası kesilmiyordu. Abdestini tazeledi. Yüreği cephede, kulağı ezandaydı. Fakat minarelerden ezandan hemen önce farklı bir ses duyuldu. Aziziye Tabyaları’nın düşman eline geçtiği, askerlerin çoğunun şehit olduğu ilân ediliyordu.

Çok dinleyemedi Nene Hatun. Çocuğunu öptü, kokladı; “Nâzım’ım seni bana Allah verdi, ben de seni yine O’na emanet ediyorum” dedi. Eline satırını ve şehit ağabeyinin tüfeğini aldığı gibi tabyalara doğru koşmaya başladı.

Tabyalarda mevzilenmiş çeteler ve düşman askerleri, kendilerine doğru akmakta olan iman ordusu karşısında sanki bütün Anadolu üzerlerine geliyormuş gibi hissettiler. Başlarındaki subayın “Ateş serbest!” emriyle namlular birbiri ardına patlamaya başladı. İlk sıralarda olanlar birer birer yere yığılıyordu; ama gelenlerin ardı arkası kesilecek gibi değildi. Düşman, hiç böyle bir direniş beklemiyordu. Yediden yetmişe bütün Erzurumlular, tabyaların demir kapılarını bir kâğıt gibi çiğneyerek düşmanın içerisine dalmıştı. Çeteler ve düşman askerleri sel sularında eriyen kar gibi eridi. Çarpışma kısa sürmüştü. Nene Hatun, çetelerin olanca kinleriyle sökerek yere attıkları şanlı bayrağı düştüğü yerden aldı, alnına götürdü ve gözlerinden yaşlar boşanırken ait olduğu yere astı. Nene Hatun ve kahraman Anadolu insanının o sabah başlattıkları mücadele, düşman, vatan topraklarını terk edinceye kadar devam etti. İyi donanımlı düşman askerlerinden tabyalar geri alındı. Üç bin düşman askeri öldürülmüştü. Buna karşılık bin kadar şehit vardı. Varsın olsundu, vatan olmadıktan sonra yaşamanın ne mânâsı vardı?!..

Nene Hatun da omzundan yaralanmıştı. Ama o âdeta kendini unutmuş, yarası daha ağır olanların yardımına koşuyordu. Birkaç dakika öncesine kadar cephede mermi taşıyan, askerlere su dağıtan ve siper kazan kahraman kadın, şimdi yerini askerlerin yaralarını saran bir hastabakıcıya bırakmıştı.

O gün Aziziye Tabyaları’nda, Müslüman-Türk tarihinde Nene Hatun’la sembolleşen altın bir sayfa daha açıldı. Allah için can siperâne mücadele veren Safiyye ve Nesibe Hatunların, Ûmm-û Hiramların, cepheye cephane taşırken donarak şehit olan Şerife Anaların, cephane arabasının boyunduruğunun bir tarafına elde kalan tek hayvanını, diğer tarafına da kendisini koşarak cepheye mermi taşıyan Ayşe Anaların oluşturduğu altın halkaya bir kahraman kadın daha eklendi.

Nene Hatun’un vatan için kahramanca verdiği mücadele bu kadarla da bitmemişti. O gün evde üç aylıkken bıraktığı oğlu Nâzım ve daha sonra doğan üç oğlundan ikisi, Birinci Dünya Harbi’nde canlarını vatana feda ettiler.

Ne mutlu sana Kahraman Ana. Kendin gazi, oğulların şehit...

Aziziye Tabyası’na diktiğin bayrak, bugün dalgalanmaya devam ediyor.

Saygılarımla...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tarihimizden Altın Bir Yaprak: Nene Hatun

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Yaşam :: Tarih-
İstatistikler - Top 10
En Çok Yazan
Yeni Konu / Mesaj
Kullanıcı AdıMesajları
Konu
Tarih
Yazan
Sultan_Ahmed
8647 Mesajlar - 25%
dildar
4492 Mesajlar - 13%
Muhammedemre
4333 Mesajlar - 13%
ergenekon_41
3489 Mesajlar - 10%
sema_nur55
3196 Mesajlar - 9%
__AZiZE_tuL_Kübra__
2555 Mesajlar - 7%
firtina61
2272 Mesajlar - 7%
sel_sebil
2264 Mesajlar - 7%
filistinliyim
1556 Mesajlar - 5%
sahra_gulu
1304 Mesajlar - 4%
Secde-i sehv
Yavuz sultan selimin iran şahına muhteşem cevabı.
Namaz ve Sağlığımız
Niçin namaz?‏
Her seccade bir rampadır. Kul’u Allah’a ulaştıran
öyleyse düşün,anla ve ağla
Secdenin Fazileti
Önsöz
Bugün Mekke`nin Fetih Yıldönümü 1 ocak
Nazlım, Niyazlım Namazım Niye Terkettin Beni...
Ptsi Şub. 25, 2013 8:56 pm
Perş. Mayıs 17, 2012 10:22 am
Ptsi Mart 07, 2011 7:16 pm
Salı Mart 01, 2011 6:54 pm
Cuma Şub. 18, 2011 12:33 pm
Cuma Şub. 18, 2011 12:31 pm
Cuma Şub. 18, 2011 12:17 pm
Perş. Ocak 13, 2011 9:18 am
C.tesi Ocak 01, 2011 1:54 pm
Cuma Ara. 31, 2010 6:03 am










Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar